3 Bebekle Madrid – Geç Kalmış Bir Blog Yazısı
Kızımız doğduğundan beri defalarca kez hep birlikte tatile çıktık. Bazılarına doyum olmazken, bazıları o kadar yorucu oldu ki, resmen bünyem tatilin yorgunluğunu atmak için yeni bir tatile ihtiyaç duyar oldu:)
Madrid tatilini ise Mayıs ayında, Mila 15 aylık iken, bebekli 3 aile olarak planladık. Bebeklerimizin arasında yaklaşık 1,5 ay olan bu ekip ile, hamile iken katıldığım ‘hamile yogası’ grubunda tanışmıştık, öyle kaynaştık ki bebeklerimizi birlikte büyütür olduk.
Öncelikle neden Madrid dersek, görmediğimiz bir şehir olduğu için spontane olarak tercih ettik, özel bir sebebi yok. Ancak bebekle öncelikli görülmesi gereken ya da bebek dostu bir şehir miymiş derseniz, sanırım şu an cevabım ‘evet’ olmaz.
Gitmeden önce rehberlerden, bloglardan Madrid’de görülmesi gereken yerleri adım adım çalıştık, hatta rezervasyonlar yaptık ancak bunların kaba tahminle %10’unu ancak görmüşüzdür.
Madrid bizi pek de iyi karşılamadı açıkçası. Kaldığımız süre boyunca yağmur yağdı neredeyse. Hatta şiddetlenen yağmur yüzünden 1 günümüz tamamen otelde geçti. Merkezi ve yeni olduğu için tertemiz bir otel olmasının avantajını yaşadık en azından. Bebekli tatillerde otelin önemi, bu seyahatte bir kez daha gösterdi kendini. Bebekleri de otelde oyalayabildik ve doyurabildik. (Bir ara makarnaların havalarda uçuştuğunu gördüm evet, ama bundan şu an bahsetmek istemiyorum:))
Madrid parklar yönünden zengin bir şehir(miş), neden -miş’li bir cümle kurduğuma gelince bizden bir hafta önce öyle bir fırtına kopmuş ki bir ağacı uçurmuş, ağacın altında kalan zavallı bir genç can vermiş. Dolayısıyla şehrin bizim için en önemli noktalarından biri olan kocaman ve gerçekten çok güzel bir doğaya sahip Retiro Park’a GİREMEDİK! Oysa ki İstanbul’da hasret kaldığımız koca koca parklarda koşup oynayıp bebeklerimiz ile temiz havanın tadını çıkarmaktı planımız. Yanımızda park oyuncaklarımızı, piknik örtülerimizi bile taşımıştık. Bu da olamayınca moralimiz ilk günden biraz bozulmadı değil…
Onun dışında hava izin verdiğince meydanlarda bulduk kendimizi, çocuklar için Avrupa meydanları büyük keyif, tabii anne&babalar için de… Gösteri yapanlar, mini konserler, dev köpük balonları… Plaza Mayor’da çocukları oyalama derdi olmadan sadece çevreyi izleyip, yiyip, içip, bebeklerin peşinde dönüşümlü koşturup keyif yaptık saatlerce.
Reina Sofia Müzesi’nde hep hayran olduğum Picasso’nun efsane eseri Guernica’yı gördüm, anladığını düşünerek kızıma hikayesini anlattım. Farklı renklere, resimlere şaşkınlıkla bakarken, ben de merak ve hayranlıkla onu izleyip, yaşadığı bu deneyimlerin ileride ona mutlaka katkıda bulunacağını umut ettim…
Küçük talihsizlikler yaşamış olsak, 13-15-17 aylık 3 bebekle seyahate çıkmak başta çılgınlık gibi gelse de, bol kahkahalı, bebeklerimizin kaynaşmaya ve birbirlerini arkadaş olarak tanımaya ufak ufak başladığı güzel bir deneyim olarak anacağız bu seyahati.
YORUM YAP