Çok Gezen Bebekler Kulübü
Mila daha karnımdayken aldığım ve uygulamayı başardığım bir karar vardı ki, çok gezecektik. Yağmur kar dinlemeden dışarılarda olacak, ‘anlamaz nasıl olsa’ demeden ona farklı deneyimler yaşatacak, bolca gözlemleyecek, birlikte eğlenecektik. Öyle de oldu.
Kızımız 15 aylık. Biz eşimle henüz onu bırakıp, yalnız başımıza tatile gitmedik. Bazen anne baba olarak tabi ki bizim de nefes alma ihtiyacımız oldu ama özlemimiz ve birlikte olma isteğimiz hep ağır bastı. Bundan da hiçbir zaman pişman olmadık. 15 ayda 5 ülke gördü şimdiden. Kendi çocukluğumu, ilk yurtdışı deneyimimi düşününce bu rakam çok inanılmaz geliyor.
Mila 2400 gram doğduğu için oldukça küçük sayılabilecek bir bebekti, hatta hastaneden çıkarken 100 gram daha vermişti. İlk kontrolünde doktoruna ‘peki ne zaman dışarı çıkarayım’ dediğimde camdan şöyle bir bakıp ‘hemen bugün’ demişti. O kadar iyi hatırlıyorum ki o günü… Sanki antika bir vazo taşıyormuşçasına ürkek ve deneyimsizdim. Anne baba olarak ilk sınavımızdı. Henüz kullanmayı tam çözemediğimiz alengirli ana kucağına sadece dört günlük olan Mila’yı bağlamış, bebek arabası ile yürüyerek kısa mesafedeki bir kahveciye gitmiştik. O kadar küçüktü ki, herkes bize bakıyordu. Yaşlı bir çift yanımıza yaklaşıp hastaneden çıkıp direkt buraya mı geldiniz demişti hatta:) O günü ölümsüzleştirmek için çektiğim videoda sesim sanki ben gibi çıkmıyor, tarihi bile yanlış söylemişim gerginlikten.
Annelik yolculuğumda farklı ülkelerde farklı çocuk doktorları ile kesişti yolculuğum. Hepsi tabiri caizse ‘benim kafada’ insanlardı. Bebeğin dışarda olmasının faydalarından, her hava koşuluna alışmasının bağışıklık sistemine olan öneminden bahsettiler hep. Hatta seyahatlerimizi hep desteklediler. Bebeğin düzeninin bozulması konulu şehir efsanesinin saçmalığı konusunda hemfikirdik, o yüzden yeni deneyimler yaşamaya hep açık olduk.
Çok hoşuma giden bir laf var. Bebek için uygun olmayan hava koşulu yoktur, uygun olmayan kıyafet vardır diye. Yeterince kalın giydirdikten, bebek arabasına uygun kış aksesuarlarını (footmuff, yağmur koruması, battaniye vs) taktıktan ve ya kanguru ya da sling ile taşıdıktan sonra soğuk havalarda yapılan gezintilerimizde hiçbir zorluk yaşamadık. Tek sorun Mila’nın cildinin kış aylarında çok fazla kuruması oldu. Maalesef hassas cilt yapımı kızıma devretmişim, o yüzden özellikle soğuklarda bolca kremlenmemiz gerekiyor, yoksa oldukça fazla kuruluk ve hatta kabuklanma sorunu yaşayabiliyoruz.
Kısaca en soğuk hava şartları bile gezmeye engel olmadı bize, tam aksine Mila ile dağa da gittik. Tertemiz kar havası hepimize şahane geldi. İstanbul’da hasret kaldığımız oksijeni bol bol soluduk ve elimizden geldiğince her mevsimin tadını doya doya çıkardık, çıkarmaya da devam edeceğiz.
YORUM YAP