Bebeğime Oyuncak Seçerken
Çoğu anne gibi ben de bebeğim doğmadan odasını hazırlarken Pinterest’lerde kayboldum, Instagram’da İskandinav bebek odalarını screenshot’lar alıp klasör klasör örnekleri dizdim. Kendimize göre yavrumuza küçük bir cennet bahçesi, hayallerimizdeki bebek odası yarattık özene bezene.
Sadece birkaç ay sonra o güzelim oda parça pinçik dağılmıştı bile. Önce beşik bizim odamıza taşındı, sonra oyuncaklar salona.
En ahşabından, en araştırıp soruşturarak seçtiğimiz, bebeğimizin eğlenirken öğreneceği, her duyusunu ayrı ayrı geliştireceği, üzerine kalkıp bize bir de çay demleyeceği havalı oyuncaklar ise marketten alınmış alelade futbol toplarıyla değiştirdi yerini. İnsan tabi öncesinde tahmin edemiyor topa ‘babın’ diyen, ayrılmak istemediği için babınıyla banyo yaptırmak zorunda kaldırdığımız bir minik kıza sahip olacağını.
Gözlemlediğim kadarı ile bizim kızımızın, bazı bebeklerde olduğu gibi sürekli yanından ayırmak istemediği bir favori oyuncağı yok. En sevdiği oyuncak günden güne, hatta dakikadan dakikaya değişiklik gösterebiliyor. Ancak puzzle’larla, geçmeli ahşap oyuncaklar ya da halkalarla tekrar tekrar sıkılmadan keyifle oynuyor. Yapamadığında sinirleniyor ama becerdiğinde de mutlaka alkışını talep ediyor:)
Önceleri özenip gördüğüm her oyuncağı koşa koşa eve getiren ben, aslında kızımın her türlü kapla kacakla da eğlendiğini ama en çok kitaplarla vakit geçirmeyi sevdiğini görünce, kendime bir ‘dur’ diyorum artık. Kitapları sevmesi çok ama çok hoşuma gidiyor. En çok hareketli kitaplarla eğleniyor, sayfaları usanmadan atıp kapatıyor itip çekiyor. İşte o zaman dünyanın büyün kitaplarını eve toplamak geliyor içimden bu kez de…
YORUM YAP